29 Aralık 2010 Çarşamba

Yazarın başvuru kaynakları: Sözlükler

Önceki yazıda yazım kılavuzlarından söz etmiştik. Türkçe açısından yazım kılavuzları ve imla, sorunlu bir konu olduğu için kimi zaman can sıkıcı olabiliyor. Ama hangi dil söz konusu olursa olsun sözlükler, tıpkı diğer kitaplar gibi her zaman için eğlenceli nesneler olmuşlardır.

Tıpkı yazım kılavuzları gibi, sözlükler de yazarın yazma eyleminde sürekli yanında olmalıdır. Denilebilir ki, “Artık internette her şey gibi TDK’nın sözlüğü de elimin altında, dolayısıyla kitaplığımda da bir sözlük bulunmasına gerek yok,”. Bu tutum, bir yazar açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir. Çünkü yazar, yalnızca bilmediği anlama gelen bir sözcükle karşılaştığında sözlüğü kullanmaz. Tam tersine, çoğu kere gereksinmediği halde oturup sözlük okumak gerekir.

Kitaplığımdaki sözlüğü zaman zaman karıştırırım. Çoğu kere bir sözcüğün anlamına bakarken kendimi başka sözcüklerde kaybolmuş bulurum. Bu, internette üzerindeki TDK sözlüğünden yapılabilecek bir şey değil. Yazarın biricik malzemesi sözcükler olduğuna göre sözlüğü karıştırdıkça insanın dağarcığı ve eldeki malzemeleri genişlemiş olur. Bazen fonetik olarak hoş gelen bir sözcük, bazen de insanın kafasındaki bir olguyu birebir karşılayan bir başka sözcükle karşılaşmak işten bile değildir. Çoğu kere sözlükleri karıştıra karıştıra yazılacak metinler için de fikir edinmiş olunur. Bu, pek çok yazarın sürekli uyguladığı bir yöntemdir.

Üstelik sözcük dağarcığının zengin olması, her şey demek olmasa da bir yazar açısından olumlu bir özelliktir. Veya şöyle denilebilir, sözcük dağarcığı sınırlı olan bir yazar pek kabul edilebilir bir şey değildir. Bundan, tutup da aynı anlama gelen bir sürü sözcük bilmenin zenginlik olacağı anlamı çıkmasın. Mesele şudur ki, ne kadar farklı olguyu karşılayan sözcük bilirseniz o kadar çok farklı kavramı, durumu, olguyu iyi anlatabilirsiniz. Bilmediğiniz bir sözcük, aynı zamanda zihninizde yeri olmayan bir kavrama denk gelir.

Sözlük okurken yalnızca Türkçe sözlüklerle de sınırlı kalmamak yerinde olur. Sözgelimi Hulki Aktunç’un Büyük Argo Sözlüğü, Sevan Nişanyan’ın Sözlerin Soyağacı adını taşıyan Etimolojik Sözlüğü, Behçet Necatigil’in Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü ve Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü, Alberto Manguel ve Gianni Guadalupi’nin Hayali Yerler Sözlüğü, Kadın Argosu Sözlüğü, Nevzat Erkmen’in Ulysses Sözlüğü, Bitki Adları Sözlüğü, TDK’nın ünlü Tarama Sözlüğü, tabii ki Divanü Lugat’it Türk ve daha pek çoğu.

Bütün bu sözlükleri karıştırırken bazen hoşumuza giden bir sözcüğe rastlarız ve “Bunu mutlaka bir öyküde/romanımın içinde kullanmalıyım” deriz. Bazen de adını koyamadığımız kitabımızın ya da bir öykümüzün başlığını buluruz. Bütün bunlar tek bir şeyi imler. Yazarın, kurmaca bir metin yazarken elinde olan malzemelerden birisi de sözcüklerdir. Bu malzemeyi zenginleştirmek yazarın elindedir. Yaratıcılığı tetikleyen şeylerin başında çağrışımların geldiği de göz önünde bulundurulduğunda kurmaca metnin en küçük yapıtaşının çıkartacağı kıvılcımlar tahmin edilebilir.


Son olarak, pek çok dikkate değer ve kullanılabilir sözlük olmasına karşın Ali Püsküllüoğlu'nun Büyük Türkçe Sözlüğü'ne dikkat edilmesi gerektiğini, en azından bir kitapçıda karıştırılmadan fikir sahibi olunmamasının yerinde olacağını da belirteyim.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

başarılı bir blog. bilgiler için teşekkürler.
sözlük