27 Kasım 2010 Cumartesi

Yazmak öğretilebilir mi?


Hep uzun uzun yazacak değiliz ya, bu sefer  arayı daha kısa tutup, görece daha az yer kaplayan bir giri koyayım dedim. altZine’den daha önce de söz etmiştim. Türkiye’nin ilk e-dergilerinden altZine. İnternetin dünyada ve Türkiye’deki tarihi göz önüne alındığında bu e-derginin, özgün metinlerle dolu oldukça köklü bir geçmişe sahip olduğu söylenebilir. Dergi, bir süre ara verdikten sonra yeni bir yayın kuruluyla devam ediyor yayın hayatına. Yalnız, eski site tasarımcılarından yoksun oldukları için oyunlu, etkileşimli, ilginç internete yönelik yazılardan, hiper-metinlere artık sahip olmayan bir altZine bu. Arşivin de çoğunu kaybetmişler sanırım, eski tasarımları görmek maalesef olanaklı değil.

Neyse, biz konumuza dönelim. Zira bu yazı, altZine’in tanıtım yazısı olmaktan öte, önceki yazılarımız gibi yazarlık ve yazma eylemiyle ilgili bir yazı. Yakın zamanda altZine, Futuristika, Grizine ve Muhteviyat’tan müteşekkil e-dergilerin bir araya gelip oluşturdukları bir içerik platformu olan fmag adı altında bir etkinlik düzenlendi. Bu e-dergilerden her biri, kendi alanında bir atölye çalışması yürütürken altZine de yaratıcı yazarlık alanında bir atölye düzenledi. Konuyla ilgili yazının bağlantısını aşağıya koyuyorum ve ekliyorum, bu yazı aslında bu bağlantının size ulaştırılmsından başka bir amaç taşımıyor. 

İşte bağlantı: http://www.altzine.net/altyasam/46-kitap/450-yazmak-ogretilebilir-mi 

Tabii fırsattan istifade şuna da değinelim. Murat Gülsoy, Yekta Kopan gibi eski  Hayalet Gemi ve altZine tayfası, edebiyatı bir oyun olarak görmeyi pek seviyor. Sevmekle de kalmayıp belli ki bu anlayışı yazarlık atölyelerindeki öğrencilerine yaymak için de çabalıyorlar. Murat Gülsoy’un kendi yaratıcı yazarlık atölyesine katılanların (altZine’in tek seferlik yaratıcı atölye çalışmasından bağımsız, daha kapsamlı ve sürekli bir atölye) daha sonraki öykü ve kitaplarında da bu izi görmek olası. Hepsi aynı anlayışla yazılmış, aynı yazara öykünen birçok metin. Sonuç olarak bir atölyeye gitmek demek, aynı atölyeden çıkma fotokopi yazarların doğmasına da sebep olabiliyor.

Yine de şunu da eklemeleyim ki Gülsoy’un yaratıcı yazarlık atölyesi, Türkiye’deki önemli ve başarılı atölyeler içinde öne çıkıyor. Bildiğim kadarıyla bu konudaki ilk girişimlerden de bir tanesi. Ama bu atölyeye veya diğer atölyelere katılmayı düşünenler için bir yazarın uydusu veya fotokopisi olmalarının kendilerine (yazarlıklarına) ne kadar zarar vereceğini anımsatayım. Dolayısıyla, atölyelere (özellikle de Gülsoy’unki gibi iyi atölyelere) gidin, onlardan yararlanın ama atölyelerden birörnek yazarlar olarak çıkmayın.

Yaratıcı yazarlık atölyeleri ve e-dergilerle ilgili söyleyeceklerim bu kadar değil elbette. Şimdilik altZine’in bu ilginç etkinliği vesilesiyle konuya ucundan değinmiş oldum. İleriki yazılarda hem e-dergilere hem yazarlık atölyelerine geniş bir yer ayıracağım.

Hiç yorum yok: